Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.13
Dikkat spoiler içerir.
Kurtuluş Savaşı döneminden günümüze ülkemizin panaromasını çizen bir kitap. Atatürk'ün anti emperyalist olduğu, yaşasaydı kesinlikle ABD için stratejik ortağımız demeyeceği, Ulus kelimesini millete yeğ tuttuğu, Mahmut Esat Bozkurt'un zamanında tren ile Avrupa'ya giderken Türk olduğu için aşağılandığı,
.
.
Serinin ikinci kitabı ile geldim. İlk kitapta casus Rüstem vardı onun sonunu kitabın başında yazarımız anlatmış ve bende ki boşluklarda tamamlanmış oldu.
.
Bu kitabımızda 1944 ikinci dünya savaşı zamanına gidiyoruz. Radyoda şef olarak çalışan Nikolay Kostov Alman ve Bulgarların içerisinde konuşmaları dinleyip bilgi aktarımında bulunuyor. Kitabı okurken ilk kitapta okuduğumuz kişiler ve olaylar karşıma çıktığında olaylara bakış açım daha farklı oldu.
.
Nikolay en güvendiği adamları ile sürekli çevresindeki güvendiği adamların neden öldürüldüğünü araştırırken başına gelmeyen kalmaz ve bir çok gerçek ile yüzleşir.
.
Yazarın önceki kitabından kalemine alışmış olduğum için bu kitabını daha da rahat okudum. Ama kitapta zaten soluksuz okuttu kendini çünkü burada hainler daha çok ve olaylar daha farklı. Yine kim hain kim dost bir türlü anlaşılmıyor.
.
Açıkçası üçüncü kitap daha çıkmadı ama çok merak ediyorum yazarın anlatımı yine çok iyi soluksuz okuma yapmak isteyenlere tavsiyemdir
Ölümcül risk kitap yorumu ve özeti
Herkese merhaba. Yine bir #okudumbitti ile karşınızdayım. Simon Kernick'in ölümcül risk kitabını da seri bir şekilde bitirdim. Gerçekten hoşuma giden türden bir kitap ve akıcı olduğunu söylemeliyim. Yazar gerçek bilgilerle yazıyor. Yani işleyiş nasılsa gerçekten o şekilde ilerliyor ve son sayfasında yazdığına göre gerçek suçlu insanlardan aldığı bilgilerle yazmış. Bu daha gerçekçi bir hikaye olduğunu belirtiyor.
Özete geçecek olursak büyük bir uyuşturucu çetesine alıcı kılığında ulaşan 2 polis memuru görevlerini yaparken ekstra bir soygunla karşılaşır ve polislerden biri orada ölür. Bu büyük operasyonda alışverişin kim tarafından sızdırıldığı ise dikkatlice araştırılıyor fakat her şey olumsuz ilerlerken dedektif Tina Boyd'un dikkati olayın çözülmesine doğru gidiyor. Sonunda şaşırdığım bir eserdi çünkü polislerin içinde de hainler olabileceği ve bunun kim olduğunu son ana kadar anlamamanızı sağlayacak kadar profesyonel olmaları. Okuyacaklara şimdiden iyi okumalar dilerim...
"Aslandan kurban olmaz. Kurban inekten olur." diyordu videolarının birinde Sedat Peker. " Ben size bildiklerimi anlatıcam. Siz de bana aslanı avlatacaksınız."
.
Kitaba seçilen isim, çıkış noktası itibariyle çok vurucu ve dizgide düzenlice sunulmuş sekanslarla gerçekten de av ve avcının durmadan yer değiştirdiği, puslu, kanlı ve
Epey uzun bir romanın sonuna geldik ama yazının sonunda söyleyeceğimizi başında söylemek en doğrusu: Okunmaya değer bir eser olduğundan emin değilim. Bazen okuduğum kitaplarda yazarlara haksızlık etmiş gibi düşünüyorum bu kitapta tam olarak böyle tabi. Bunun sebebi ise kitabın Mayıs 1954’te kaleme alınması ve Eylül 1961’e kadar yazılması. 1963
Herkese Merhaba....
Bu gün sizlere Kızıl Kardelen Güneşin Aşık Olduğu Kız kitabı ile geldim. Ah Şeyma sen ne yaptın öyle! Böyle güzel bir kurgu, böylesine güzel bir kalem, beni her kitabında olduğu gibi kalbimin ortasından vurdun. Seriye yeni eklenen karakterler, onların dostlukları ve aşkları ile harika bir okuma deneyimi oldu. Gözyaşlarıma engel olamadığım ama tam da kitabın hak ettiği gibi bir sondu. İki kitaptan oluşan bu seriyi ben çok sevdim. Hem tarihin tozlu sayfalarında yolculuk yapıp hem de böylesine güzel bir kurguya şahitlik etmek eşsizdi. Hepinize şiddetle tavsiye ediyorum.
!!!Serinin diğer kitabını okumayanlar için spoi İçerir.!!!
Gelelim konusuna;
"İlk kitabın sonunda Kardelen kocasının ve kendi kardeşinin aynı gün öldüğünü öğrenmişti. Bu kitapta ise ikili gerçeklerin peşine düşüp olayları öğrenmeye karar verir. Kocasının dik duruşuna, heybetliliğine, o asla karakterinden ödün vermeyen kişiliğine çoktan aşık olan Kardelen geçmiş yüzünden onu kaybetmekten korksada eğer olaylar düşündüğü gibiyse kocası ile yaşayamayacağının farkındadır. Kara Kurt ise kendine dahi inkar etse bile Kızıl Kardelenine çoktan kapılmıştır. Bu süreçte ise hainler boş durmamakta savaş sürekli kapıyı çalmaktadır. Arslan ne kadar sevdiğinden uzak kalmak istemese bile vatanına da bi o kadar aşıktır. Şimdi neler yaşanacak? Hainlerin açtığı bu savaşları kim kazanacak? Geçmişte neler yaşandı? Geçmişte yaşanan olaylar geleceği nasıl etkileyecek? Kardelen ve Arslan birbirine dahamı çok bağlanacak yoksa tamamen kopacak mı? Neler yaşanacağını öğrenmek isteyenlere keyifli okumalar dilerim..."
Yere Yakın Yıldızlara Uzak
"Kaybolduğumuzu sandığımız yerde aslında kim olduğumuzu bulmaya başlarız.."
Hepsi normal günlerini yaşarken birden işler karışır. 13 genç,yeraltında mahsur kaldıkları metro, devamında gelen sorunlar. Ve bu olanlar sayesinde ortaya çıkan dostluklar ve hainler. Ancak son aynıdır.
"Sanki dünya bizi kurtarmak için hiç bir şey yapmıyormuş gibi hissediyorum."
Bu kitap bize hep bir şeyleri ertelemememiz gerektiğini ve anı yaşamamızı anlatıyor. Sanki bi anda yok olacağımızı gözümüzün önüne seriyor.
"Zamana yetişmek için insanları erteledin ama zaman senin için hiç bir şey yapmadı. Sadece aktı ve geçti."
Bence kitap güzeldi sürükleyici bir oturmada bitirebileceğiniz bir kitap ve kurgusu güzel. İyi okumalar dilerim :)
Fantastik roman alanında ilk okumam oldu. İlk olması hasebiyle olsa gerek garipsemekle birlikte merak uyandırdı :) Edebi dilinin daha güçlü, betimlemelerin daha etkili olmasını beklerdim. Birçok kelime hatası ve yazım yanlışları da vardı ayrıca umarım sonraki baskılarda düzeltilmiştir. Yine de kurgu hoşuma gitti :)
Kitabın adı olan İtbarak; eski Türk/Oğuz Kağan destanlarında sözü edilen, Türklerin sürekli savaşa tutuştukları, o zamanki Türklerin kuzeybatısında yaşayan "köpek başlı insana benzer yaratıklar" olarak geçiyor. Dünyayı ele geçirip yönetme gayesinde olan itbarakların dışında aynı emele sahip kan emenler de (vampir) var.
Mücadele sadece bu iki gurup arasında olmuyor. Aynı zamanda hem bu iki guruba karşı hem de devletindeki hainler ve kötü yönetime karşı savaş açan Oğuz (Kağan) ve en yakın dostu olan Börteçine amansız bir mücadele veriyor.
Çinliler, Yüeçiler, kan emenler, büyücü Kitana, itbaraklar, rahipler, şamanlar, Hunlar derken olayların yeri ve zamanı tüm dünyayı dolaştırıyor size :) Oğuz'un tahta çıkıp Kağan olmasıyla beraber serinin ilk kitabı bitiyor. Bakalım Ay Baltasını kim nasıl elde edip bu savaşı kazanacak? İkinci kitabı meraklar bekliyorum...
Keyifli okumalar... :)
Einstand! Biri bu kelimeyi kullanırsa orada olan bilyalar için kavga etmeleri gerekecek sahibi kim olursa olsun. Bir nevi gasp yöntemi, zorluk çıkartırsanız sizi döveriz gibi. Ve kapakta da tam bu sahnenin geçtiği an donmuş gibi heykellerin yapıldığı var tam da konumunda. Bir Pál Sokağı var birde Pál Sokağı ve Mária Sokağı arasında kalan bir arsa.
"Yüreği Yeten Okusun"
Okuduğum her kitaba bir inceleme yazarım.
Sn. Yusuf Yılmaz Hocam ın kalem ' e aldığı
""ŞEHİD-İ ALÂ"" isimli bu güzide eser'e inceleme yazmadan önce kendime bir soru sordum, Ben kitap mı okudum yoksa birinci Dünya savaşını anlatan kapalı gişe oynayan bir Sinema filimi mi izledim.
